Tarih: 02.09.2022 18:25

Madde bağımlılığı ve gençlik

Facebook Twitter Linked-in

Madde bağımlılığı son zamanlarda gördüğümüz ve bütün gençlerimizi ve çocuklarımızı etkileyen önemli bir sorundur. Her anne ve babanın çok dikkat etmesi gereken, çocuğunu çok iyi gözlemlemesi gereken bir süreçtir.

Türkiye’de ve dünyada hızla alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları ise tüyler ürpertici bir şekilde gittikçe düşmektedir. Uyuşturucu madde kullanımının her geçen gün arttığı bir Türkiye gerçeğinde, artık yadsınamaz bir toplumsal kabule dönüşmüştür. Gerek uyuşturucu maddeye ulaşım imkanlarının kolaylaşması , gerekse de madde kullanım yaşının ilköğretimin birinci kademesine kadar inmiş olması, yaşanan sorunun daha da kronik bir hal almasına zemin hazırlamaktadır. Özellikle gençlerin kimlik arayışlarının belirginleştiği, hayata dair pek çok soru ve sorunla baş etmeye çalıştıkları bir “arayış” dönemi olan ergenlik döneminde , uyuşturucu madde ile tanışmaları çok daha sorunlu bir duruma karşılık gelmektedir.

PEKİ BAĞIMLILIK NEDİR?

Kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkileyen merak duygusu ve özentilik ile başlayan, “bir taneden bir şey olmaz” denilerek devam ettirilen ve bırakması çok zor bir ihtiyaca dönüşen döngüdür. Özetle, size geçici de olsa bir rahatlama, keyif veren, uzun vadede zararı dokunan bazı net olumsuz sonuçları olan fakat bu olumsuz sonuçlara karşın bırakamadığınız her türlü davranış bağımlılıktır diyebiliriz.
Aslında bakarsanız bir sürecin son noktası. Özellikle her alkol ve madde kullanan kişiye bağımlı demek doğru olmaz.

Madde kullanan gençler neden arkadaşlarına hayır demekte zorlanıyor?

Yapılan araştırmalara göre gençler, en fazla merak duygusuyla madde kullanımını denediklerini görmekteyiz. Yani kişi kendisine acaba içersem nasıl bir etki yapar, neye sebep olur, ne yaşarım? gibi sorular sormaktadır. Ardından sorunlara çözüm aramak, sorunlardan kaçmak, beğeni toplama, eğlenmek, farklı görünmek, arkadaş baskısı sebebiyle maddeyi tercih ettikleri gözlemleniyor. Kişinin hayır diyememesi, problem çözmede ve arkadaş edinmekte zorlanıyor olması, yalnızlık çekiyor olması, maddeyi kullanmaya sebep olmaktadır.

Madde kullanan gençler aileler nasıl anlar?

Bir kişinin madde kullanıp kullanmadığını fark etmek kolay değil. Ancak madde kullanımı olan gençlerde bir süre sonra hem ruh hallerinde hem de davranışlarında bir takım değişimler meydana geliyor. Her zamankine göre az iletişim kurmaya başlıyorsa ya da evde olduğu zamanlarda yalnız başına odasında zaman geçiriyorsa, eve geç geliyorsa, kişisel bakımına ve hijyene verdiği önem azalmışsa, sorumluluklarını aksatmaya başlamışsa, sık duygusal değişimler yaşıyorsa o zaman madde kullanımından şüphelenebiliriz, ama hemen arkasından ailelere şunu söylüyorum; bazıları ergenlik dönemi özellik somut kanıtlar olmadan, çocuğun madde kullandığına dair suçlanıyor olması ilişkiyi bozabilir. Bu belirtilerden bir veya birkaçını görüyorsanız hemen evet sen madde kullanıyorsun, ben biliyorum gibi suçlayıcı cümleler kurmak yerine biraz daha detaylı takip etmek, uzmandan gerekiyorsa destek almakta fayda var.

AİLEYE ÖNERİLER!

Yapılan araştırmalara göre, anne ve babanın çocuklarına karşı yaklaşımları, maddeyi başlamayı önlemede önemli bir rol aldığı söyleniyor. Ailelere ilk önerim iletişim basamağı. Yani çocukların yaşadığı problemlere ne kadar sakin ve açık bir şekilde iletişim kurabiliyorlar. O yüzden güçlü bir iletişim, bir çok sorunun çözümüne yardımcı olabilecek bir şeydir. İyi bir iletişimin olması, çocuğun yaşadığı sorunlara erken yakalamalarına ve çözümlerine destek olmalarına yardımcı olacaktır.

Bir diğer önerim, çocukların olumlu davranışlarını destekleyip, ödüllendiriyor olmak. Buna çok dikkat etmiyoruz. Eleştirmeyi, olumsuz bir şeyde yargılamayı severiz. Yapılan en büyük hatalardan biri de budur. Ebeveyn olarak çocuğumuzu cesaretlendirmiyoruz. Yaptığı şeylerde teşekkür ederim, takdir ederim, çok hoşuma gitti gibi destekleme cümleleri söyleyebilirseniz, çocuğun kendine güveni artar ve güçlü bir benlik algısı gelişir. Bu da davranışını daha olumluya götürmesine, kişinin kendisini keşfedebilmesine ve yeni aktivitelere yönelmesine yardımcı olacaktır.

Köşe yazımı noktalamadan önce, Mısırlı ünlü romancı Necip Mahfuz’un sözünü hatırlatmak istiyorum ve şöyle der: “Hiçbir şey acı içinde, bir hayatın izlerini insan bedeni kadar gözler önüne seremez”. Çünkü bu insanlar sağlıklarını, güzelliklerini, servetlerini, insan ilişkilerini her şeyini kaybediyor. Ve sonunda sıklıkla hayatlarını kaybediyor. Yine de hiçbir şey onları bağımlılıktan kurtaramıyor, der.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —